23.9.08

Hayatın bana sunduğu tüm fırsatları kaçırabilecek kadar yetenekliydim.
Birilerini hayatımın fırsatı sanıp,sonumu getirme sahnelerini sessizce izleyecek kadar soğukkanlıydım.
Fırsat olarak gördüğüm şeylerle kendime büyük hedefler koymuştum,bazıları bunun hata olduğunu düşünüyorlardı ama ben hata olduklarını göremeyecek kadar körleşmiştim çünkü kararlıydım.

yetenekli,soğukkanlı ve kararlı olmak iyidir mi dedi biri?

pardon??

belki sadece fırsatlar bana göre değildi.

22.9.08

.

Yıllar sonra Ankara da çok başka nedenlerle ve çok başka duygularla…
Bir hikaye var..İstanbulda başlayan Ankara da bitmesi gereken..


Soluduğun havayı soluyup ciğerlerimde tutucam rüzgara öpücüğümü emanet edip belki bir iiki damla gözyaşıyla büyük ihtimal seni görmeden veda edicem senden sonra çok değer kattığım o şehre..
Yine de belki görürüm umuduyla gözüm hep etrafta olucak..
Kim bilir..
Belki görürüz birbirmizi..
Ve güzel olur her şey…

14.9.08

tarifi yok bu şeyin.

11 tane rakamın yanyana dizimini bile sakınır olduk birbirimizden.













sonumuzu o dizim getirmişti çünkü...

çok anlamsız

14.09.08'de saat sabah 5 civarlarında sözleştiğimiz yerde buluştuk.Otobüslerin gelmesini beklerken, gözlerim tabii ki benim o saatte orda olmamı sağlayan yüce insanı aradı.Lakin yoktu.Eh aptallık bendeydi nihayetinde gelicek misin diye bile sormamış, üstüne tavır takınmıştım.Ama gelseydi eğer kendimi affettirebilirdim.
Otobüslere bindik.Ben ve biri bayan diğeri bay iki tatlı arkadaşımla arkayı doldurduk.Güle oynaya,sersemlemiş olarak Bilecik sınırlarına girdik.Otobüsten indiğimde saat sanrım 9.00 civarıydı.
Söğüt şenliklerine ilk defa katılıyordum.(büyük ihtimalle son olucak zaten)
Çadırlar vardı.Ramazan dolayısıyla yemek çadırları az kurulmuş pek rağbet yokmuş.Yine de tek tük gözleme satan yerler vardı.Bizde beklemeden girdik birine.Ayakkabıları çadıra girmeden çıkarıyorduk,yer sofrası vardı 7-8 kişiydik çay ve gözleme söyledik.Sigara içen arkadaşlar saolsunlar çadırı duman altı yaptılar.
4 defa aramadan geçtik.Cumhurbaşkanı geliyormuş sanırı ondandı bu boğucu güvenlik önlemleri.Devlet Bahçeli,Deniz Baykal ve son olarakta Cumhurbaşkanı konuştu.Diğer konuşanları hatta az evvel saydığım kişilerin neler konuştuğunu hiç mi hiç hatırlamıyorum.Zaten orda ne arıyorum ki ben ,neden burdayız ki, ne anlamı var şimdi başka türlüde eğlenebilirdik gibi ıvır zıvır sorularla beynim yeteri kadar doluydu.
Ve gitme vaktiydi..
Ne eğlenceli ne de sıkıcı diye tabir edemediğim pek garip geçen günün ardından otobüslerimize yerleşmiştik.
Beni saolsun çok önemseyen arkadaşım Fatih yanıma oturmuş,uykuya dalmış beni de pek güzel sıkıştırmıştı.Biraz daha kendinden geçseydi muhtemelen yolculuğumun geri kalanını otobüsün dışında yapmak zorunda kalıcaktım.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi pek yetenekli şöför bey yolları karıştırmıştı ve 1.5 saatlik yolu 3.5 saatte bitirmemize neden olmuştu.Artık boğulmak üzereyken İznik civarında dolandığımzda otobüsü bilal hava alalım kaptan yaa diye durdurmasa ben şimdi çoktaan oksijen eksiliğinden mefta olmuştum.
Evet otobüsün tek eğlenceli yanı bilalin de bizimle beraber yolculuk etmesiydi.Piknikte yakartop oynadığımzda hırsla o topu üstüme atmasını ve beni düşürmesini unutmuş gitmiştim.Artık bilal benim o yolculukta tek kurtarıcımdı.
Neyse ki hiç bitmicek sandığımız o yolculuk bitmişti.Eve doğru koşar adımlarla ilerledim.Ve saatlerce uyudum.
Biten günün ardından bazı şeylerde neden aramamam gerektiğini öğrenmiştim.Yaşanması gereken yazılıyordu,bizler de oynuyorduk.

13.9.08

meğer

Sonsuz ertelemelerin birleşmesinden oluşan oluşummuş hayat..

12.9.08

içim gitti beee

11 Eylül Perşembe günü Bursa'dan yola çıkabilirdim
Kuzenlerim beni garda karşıladıktan sonra hepberaber hünkara iskender yemeğe gidebilirdik
Ziyafetten sonra ben kahve diye tutturabilir gloria'nın verdiği beleş kahve kartlarının tadına varabilirdim
Sonra genç sivillerin ofisine uğrayıp hepberaber güle oynaya elimizde fenerlerle gece 3 teki eyleme katılabilirdik
Eylemden yorgun argın döndükten sonra mc donalds'ın kahvaltıya da bekleriz sözüne kastii tav olup gecenin 4ünde kahvaltımızı yapabilirdik
Pillerimiz bitmiş bir halde evimize gidip kendimizi yatağımızın şefkatli kolarına bırakabilirdik
14:00 e kadar uyuyup koşa koşa vicdan mahkemesine katılabilirdik
tünelden taksime yürüyüşüne katılabilirdik
arkasından pek güzel gezebilirdik

bunların hepsi olabilirdi.Eğer ki beytullah bey sitesine duyuruları erken asmış olsaydı.Şu erivan meselesiyle çok fazla oyalanmasaydı.
yapcak bişey yok maalesef bunları yaşamak yerine yazmakla yetiniyorum.


not:hiiç şirin msjlarınla suçunu hafifletmeye çalışma küçük bey.seni atomlarına ayırmamam için hala geçerli bir nedenin bulunmamakta!





11.9.08

yani

Aramızda ki uzaklıktan tam 222 km eksilttin.Ben olduğum yerde kalmama rağmen gelen sendin.
inkar etme
km'ler yalan söylemez =)

herşey eskisi gibi ... mi?

dün öyle garip şeyler oldu ki.yaşamsal fonksiyonlarımın düzgün çalışıp çalışmadığından bile emin değildim.
esti geçti birileri işte
hava akımında kalıp hertarafı tutulmuş felçli bir ben kaldım sonunda.

10.9.08

sağol varol

dün bana yardımcı olmalarını istedğim aybük ve erene çok teşekkür ediyorum.Bana uğur getirdiler^^
Ne zaman bu bloğun şablonu,ismi biraz da içeriği daha iç açıcı oldu onunla aynı paralellikte hayatım da değişti sanki:)
hoş bir tesadüf.leziz bir başlangıç.

ağlamak istiyorum sayın seyirciler

İki yılın sonunda tekrar bana iltifatlar ettin.Bu sefer alışkın olduğum cümlelere sadece kibar bir teşekkürle karşılık verdim canım^^


Sanırım bu büyük deney var ya.

Cern sıvılaşmamıza neden olucak.

Kaybolup gidicez.

Bu yüzden son defa hayat elimden tuttu ve beni çok mutlu etti :)


evet evet başka bir açıklaması olamaz.


ne diyorlardı hani?



ŞAKA GİBİ.
başına ve boynuna yeşil halka takan hatunlar gibi delirdim aslında =)

8.9.08

gelir misin? bence gelmelisin (A)


12 Eylül 1980'de TSK 3. müdahalesini yapar ve,
*TBMM kapatılır
*Anayasa denen bir kavram artık yoktur
*1 milyon 683 bin kişi fişlenir
*7 bin kişinin idam cezası istenir
*517 kişiye idam cezası verilir
*idam cezası verilenlerden 50 si asılır
*388 bin kişiye pasaport verilmez
*30 bin kişi işinden olur
*937 film yasaklanır
*400 gazeteci için toplam 4bin yıl hapis cezası istenir
*gazetecilere 3bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verilir
*39 ton gazete ve dergi yok edilir
*cezaevlerinde 299 kişi ölür
*144 kişi kuşkulu bir şekilde,
*14 kişi açlık grevindeyken,
*95 kişi çatışmadayken ölmüştür
*73 kşiye doğal ölüm raporu verilmiştir
*43 kişinin intihar ettiği bildirilmiştir
*16 kişi kaçarken vurulmuştur.
*en kötüsü de dünyayı yorumlamaya çalışan koca bir nesil köreltilmiş,
yerine televizyonlara bakmaktan uyuşmuş beyinlerle,günü yaşama derdinde,
daha rüşvetçi
daha kolaycı
daha vurguncu
daha kültürsüz
daha vurdumduymaz
daha saygısız
daha korkak bir nesil oluşturulmuştur.
İşte bunlar için darbeye dur de!
12 Eylül cuma günü saat 14:00-17:00 arası Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü Mahkeme Salonu'nda Vicdan Mahkemesine katıl
18:30'da Tünel'den Galatasaray'a bizimle beraber yürü.
Ayrıntılı bilgi için:

soğuk bi'şey

bundan tam 1 yıl 16 gün önce,bayramlarda elini öptüğüm,kocaman ailemzi dağılmaktan kurtaran,tatillerde hepimizi toplayan sabahlara kadar hayatım boyunca bir daha asla yakalayamayacağım o sıcak sohbetleri yapmamızı sağlayan,pamuk prensesim,çok değerli annaneciğimi kaybetmiştim...
1 yıl 16 gün oldu görmeyeli..Bir ihtimal nice zamanlar onu görmemeye gebe gibi.

özledim çok.

Karşısına alıp nasihat vermesini,omuzlarını ovdurmasını,türküler söylemesini,gece kuzenlerimle yatmadığımızda dedeniz uyancak yatın hadi diye uyarmasını,her mimiğini,gözlerinin rengini,gülümsemesini çok özledim..
İlk defa bu kadar yakınımı kaybetmiştim.Ölümün soğukluğunu ilk defa iliklerimde hissetmiştim.Anneme verecek tesellim yoktu.
ilk defa düzenli olarak mezar ziyaretlerinde bulundum.
Ne kadar tarifsizmiş bu acı,ne kadar kelime emen bir durummuş meğer ilk defa anladım.
Her bayramı iple çekerken,tüm akrabalarımızla birarada olmanın hazzını yaşarken artık onsuz geçen o ilk iki bayramda dağıldığımızı görmek,kendi halimizde sessiz sedasız geçirmek ne kadar yıkıcıymış.
Şimdi sensiz geçirilicek 3. bayrama yaklaşıyoruz.Eskiden ramazan daha girmeden bayram planları yapılan bu evde kocaman bir belirsizlik hakim.Sen gittin ya yap-bozun en önemli parçası eksik kaldı sanki.
Seni,Sana ait olan herşeyi çaresizce özlemekteyim.