23.12.08

kısa kısa

*Bulunduğum şehrin büyük bir orobüs (hı hı orobüs o.)şirketi beni gitmek istediğim şehre götüremez-miş.Nedenmiş?Oraya seferleri yokmuş.Hayır duyandan da Ardahan'a,Kars'a yada az bilindik bir ilçenin ücra bi köyüne gidiyorum sanır.Adapazarına sefer mi olmazmış be yuh!

*Kuzenimle yılbaşı planları yapmaktayız.Deliler gibi eğlencez.Vuuu=)içicek miyiz.Hayır efendim.Gayette ayık olucaz.Napıcaz peki?tabu oynicaz sabahtan akşama kadar iki tane yakışıklı herifle:) (akşamdan sabaha desem daha mı mantıklı? sanırım evet) (pozitif düşünmek lazım.eğlencez tabi)

*Kuzenim diyor ki x kişisi gelsin sen beni ve y kişisini istanbula getirsin onlarda kalalım.Diyorum ki olmaz.Neden diyor.Zaman kötü kolla .. diye bi söz vardı beni çok etkilemiştir diyorum.Saçmaladın diyor.Ben saçmalamalarımla varım diyorum.Salak diyor.cevap vermiyorum.zaman geçiyor diyor ki:"ben varken y sana bişii* yapamaz,sen varken x bana bişii*yapamaz diyor.Diyorum ki "ikisi varken,ikimizi de ...". bok! diyor.edepsiz ayol.bildiin edepsiz huh.

*Yarın bir siyasi şeysinin yönetim biriminde görevli olarak ilk toplantıma gireceğim efendim.Heyecanlı mıyım? yoo.(tanıştırm faslından tiksiniyorum fakat.ilkokulda tanıtmıştım kendimi en son)

*Kar yağıcakmış.Benim gezi planlarım var ya ondan yağıyo bu kar.Biliyorum.

*Yılbaşlarını sevmem.Bu sene güzel geçirsemde noel babayla barışsam.Güzel olurdu bence.sence?

14.12.08

ben büyüyünce fotoğrafçı olcam

bu aralar kendime yeni bir takıntı bulmanın keyfini sürmekteyim a dostlar.nerede bir fotoğraf bulsam oturup abartısız saatlerce izleyebiliyorum.
fotoğraflara merak sarınca haliyle fotoğraf makinalarına da ilgi duymaya başlıyorsun.
ben daha nikon d-80 hayallerini kurmayı bitirmiş almak için çaresizce birilerinin amerikaya gitmesini beklerken nikon boş durmamış bir de d- 90 çıkarmış.tebrik ediyorum kendilerini.
eh artık Türkiye de ucuzlar umarım şu nikon d-80.(pozitif düşünmek lazım)
neyse sizler için bir kaç fotoğraf kenara attım.buyrun izleyin.


sanatsal sanki.. mandal, ip,falan..=)

ışıkları severim :)

Zeki Kayahan Coşkun gibi guduularım ben seni.guduuuuu^^


en sevdiğim renkler birarada yahu (:



hayalimi çalmışlar!" yemin ediyorum benim aklıma gelmişti."



sigara paket resmi yapasım var.satışlar 3 katı yükselmezse =) fakat burun delikleri çok açılmış ıh daha iyisi olabilirdi artis.


.
bu aralar yumurtacıkların üstüne ifadeler çizip,fatoğraflarını çekmek moda oldu.Yumurta fotoğraflarını beğenirken,kendimi sürü psikolojisi içinde bulan çaresiz bedevi gibi hissetmiyor değilim hani..Ama bu gerçekten şahane.


şimdilik bu kadar.

devamı gelir.

6.12.08

coldplay||

everything I know is wrong,everything I do just comes undone, and everything is torn apart, oh and it's the hardest part.

18.11.08

bulutların üstünden bıraktım ben kendimi...

sabah kardeşim ayılabilmek için son ses babazula-bir sana bir de bana şarkısı açmış sağa sola sallanarak hazırlanıyordu.Tam ona kıs şunun sesini uyumaya çalışıyorum şurda dicektim ki,içimden telefonuma bakmak geldi birden.

13 yeni mesaj yazıyordu.Bu saatte kim msj yollar ki diyerek baktığımda gözlerim fal taşı gibi açıldı.Yollayan oydu.hani şu isminin baş s olan şirin tatlı varlık =)

noktasına virgülüne dokunmadan msjları aynen iletiyorum.

*uyudun mu kız?(03:46)

*uyaaaaaaan bu saatte uyunur mu ya(: (03:50)

*sen bilirsin ben de uyandırana kadar msj atarım (03:52)

*ama sinirleniyorum sanki (03:53)

*kalk yahu(03:53)

*ne uykucuymuşssun sen (03:54)

*kalkıyo musun kalkmıyo musun.bak ziline basıp kaçarım.(03:55)

*sanma ki pes edicem.kalk kız(:(03:57)

*insan bu telefonun sesi nerden geliyo diye bi kalkıp bakar(03:58)

*uyan artık ama yaa aaaaa(04:05)

*ya tamam pes ettim,tükendim gücüm kalmadı.senin uyanıcağın yok.msjlarımı ne zaman görürsen saat kaç olursa olsun mutlaka cevap yaz :( (04:11)

*ha bir de beni saat 12 de uyandırır mısın acaba?(04:20)

*ya sen bana bayım demiyince hiç tadı çıkmıyo.kaç saattir kendi kendime konuşuyorum.hiç eğlenmiyorum bayan,leydim,dostum heyyy sana diyorum uyuyan güzel.(04:24)


bu msjları okuduktan sonra yaklaşık bir -iki saat ağzım kulaklarıma hep yakın durdu.babazulayla birlikte bir sanaaa bir de banaaaaa diye bağırarak seke seke mutfağa koşup kahvaltımı yaptım. =)





çiçeklerin kokusu

dalgaların şarkısı

rüzgarın fısıltısı

bir sana bir de banaa

bir sana bir de banaaa

:)

14.11.08

her şakanın altında bir nabız alma istemi yatar.

12.11.08

fala inanma falsız kalsan da inanma kalmasan da inanma

bugün x arkadaşıma fal baktrdım pek adetim olmasa da merak işte.baktırmasam eksik kalırdım evet.
büyük bir sıkıntım varmış.(bunu beni tanıyan herkes bilir zaten)
ama o büyük sıkıntımı kafamdan atmışım.kalbimde duruyomuş fakat.(nasıl olucak ki o)
kafandan atmaya yeltendiğin ama kalbinde küçük bir yerde sakladığın ne olabilir ki =) (ah aşk ah)
neyse buraya kadar beni çok etkilediğini söylemicem.lakin tabakta ki kahve telvelerini fincana döktükten sonra yaptığı yorumlara dumur oldum desem yalan olmaz.

x: kumral bi çocuk var,uzun boylu.(eh genellemelerden yola çıkmışssan bilirsin yani)
x:dik kafalı.inat.(hımm şey galiba öyle)
x:sen bunu bir zamanlar çok kafana takmışssın.çok üzülmüşssün.şimdi o kadar değil.bazı sorunları çözmüşssün.bir girişim bekliosun.(girişimin ne zaman olcağını söylesen be hacı?)
x:çok büyük bir aşk yaşayacaksınız.bak kocaman bir kalp.(kalp gördüm tabakta.ciddi ciddi kalpti yani.ama büyük bir aşk yaşama konusuna girmiyorum bile saçma he he!)
x:aileler bu ilişkiye destek vericek.(yok daha neler.hatta bu yaz nişan da yapıcaz)

x arkadaşımla fazla samimi değilizdir.bilmez özel hayatımı.çoğu zaman bir selamlaşmadan ve hal hatır sormadan öteye geçmez sohbetlerimiz.bu ana kadar söylediklerini iyi atıyor arada tutuyor diye hafif dalgaya alarak dinlemiştim.
ve en sonunda,

x:hımm..bu çocuğunun baş harfi S mi? bak S harfi var burda?
.....

Allahım sana geliyorum.



not: bazen böyle tesadüfler beni gerçekten şaşırtıyor yav=)
yaa öyle işte.

17.10.08

yönetme sevdası

Zamanında Güney Amerika'da yaşayan Amazon yerlileri varmış.Avcılık ve toplayıcılıkla geçinirlermiş.Aralarında sınıf farklılıkları yokmuş.Kendi seçtikleri reisleri bulunurmuş lakin barış zamanında reis dikkate alınmazmış.
Savaş çıktığında ise reisin arkasına toplanılırlarmış.Reis ölün derse gider ölürlermiş.
Savaş anlarında ki bu itaat hallerini bazı reisler özlerlermiş.Barış dönemlerinde bile savaş çıkarmak için türlü bahaneler üretmeye çalışırlarmış.
Dönelim bu zamana...
Savaş çıkararak iktidari elinde tutmak isteyenler hala var sanki...
Asırlar geçti,dünyalar değişti fakat kafalar hep aynı kaldı.

14.10.08

replik

İtalya'da 30 yıl boyunca Borjiyalar vardı.Yani savaş kıyım,cinayet...Ama Michelangelo,Leonardo ve Rönesans aynı dönemde var oldular.Oysa isviçre'de kardeşlik,500 yıllık demokrasi ve barış vardı.Ama ne yaratabildiler?Sadece guguklu saat!..

11.10.08


meğer benim de gülebildiğim zamanlarım olmuş...






23.9.08

Hayatın bana sunduğu tüm fırsatları kaçırabilecek kadar yetenekliydim.
Birilerini hayatımın fırsatı sanıp,sonumu getirme sahnelerini sessizce izleyecek kadar soğukkanlıydım.
Fırsat olarak gördüğüm şeylerle kendime büyük hedefler koymuştum,bazıları bunun hata olduğunu düşünüyorlardı ama ben hata olduklarını göremeyecek kadar körleşmiştim çünkü kararlıydım.

yetenekli,soğukkanlı ve kararlı olmak iyidir mi dedi biri?

pardon??

belki sadece fırsatlar bana göre değildi.

22.9.08

.

Yıllar sonra Ankara da çok başka nedenlerle ve çok başka duygularla…
Bir hikaye var..İstanbulda başlayan Ankara da bitmesi gereken..


Soluduğun havayı soluyup ciğerlerimde tutucam rüzgara öpücüğümü emanet edip belki bir iiki damla gözyaşıyla büyük ihtimal seni görmeden veda edicem senden sonra çok değer kattığım o şehre..
Yine de belki görürüm umuduyla gözüm hep etrafta olucak..
Kim bilir..
Belki görürüz birbirmizi..
Ve güzel olur her şey…

14.9.08

tarifi yok bu şeyin.

11 tane rakamın yanyana dizimini bile sakınır olduk birbirimizden.













sonumuzu o dizim getirmişti çünkü...

çok anlamsız

14.09.08'de saat sabah 5 civarlarında sözleştiğimiz yerde buluştuk.Otobüslerin gelmesini beklerken, gözlerim tabii ki benim o saatte orda olmamı sağlayan yüce insanı aradı.Lakin yoktu.Eh aptallık bendeydi nihayetinde gelicek misin diye bile sormamış, üstüne tavır takınmıştım.Ama gelseydi eğer kendimi affettirebilirdim.
Otobüslere bindik.Ben ve biri bayan diğeri bay iki tatlı arkadaşımla arkayı doldurduk.Güle oynaya,sersemlemiş olarak Bilecik sınırlarına girdik.Otobüsten indiğimde saat sanrım 9.00 civarıydı.
Söğüt şenliklerine ilk defa katılıyordum.(büyük ihtimalle son olucak zaten)
Çadırlar vardı.Ramazan dolayısıyla yemek çadırları az kurulmuş pek rağbet yokmuş.Yine de tek tük gözleme satan yerler vardı.Bizde beklemeden girdik birine.Ayakkabıları çadıra girmeden çıkarıyorduk,yer sofrası vardı 7-8 kişiydik çay ve gözleme söyledik.Sigara içen arkadaşlar saolsunlar çadırı duman altı yaptılar.
4 defa aramadan geçtik.Cumhurbaşkanı geliyormuş sanırı ondandı bu boğucu güvenlik önlemleri.Devlet Bahçeli,Deniz Baykal ve son olarakta Cumhurbaşkanı konuştu.Diğer konuşanları hatta az evvel saydığım kişilerin neler konuştuğunu hiç mi hiç hatırlamıyorum.Zaten orda ne arıyorum ki ben ,neden burdayız ki, ne anlamı var şimdi başka türlüde eğlenebilirdik gibi ıvır zıvır sorularla beynim yeteri kadar doluydu.
Ve gitme vaktiydi..
Ne eğlenceli ne de sıkıcı diye tabir edemediğim pek garip geçen günün ardından otobüslerimize yerleşmiştik.
Beni saolsun çok önemseyen arkadaşım Fatih yanıma oturmuş,uykuya dalmış beni de pek güzel sıkıştırmıştı.Biraz daha kendinden geçseydi muhtemelen yolculuğumun geri kalanını otobüsün dışında yapmak zorunda kalıcaktım.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi pek yetenekli şöför bey yolları karıştırmıştı ve 1.5 saatlik yolu 3.5 saatte bitirmemize neden olmuştu.Artık boğulmak üzereyken İznik civarında dolandığımzda otobüsü bilal hava alalım kaptan yaa diye durdurmasa ben şimdi çoktaan oksijen eksiliğinden mefta olmuştum.
Evet otobüsün tek eğlenceli yanı bilalin de bizimle beraber yolculuk etmesiydi.Piknikte yakartop oynadığımzda hırsla o topu üstüme atmasını ve beni düşürmesini unutmuş gitmiştim.Artık bilal benim o yolculukta tek kurtarıcımdı.
Neyse ki hiç bitmicek sandığımız o yolculuk bitmişti.Eve doğru koşar adımlarla ilerledim.Ve saatlerce uyudum.
Biten günün ardından bazı şeylerde neden aramamam gerektiğini öğrenmiştim.Yaşanması gereken yazılıyordu,bizler de oynuyorduk.

13.9.08

meğer

Sonsuz ertelemelerin birleşmesinden oluşan oluşummuş hayat..

12.9.08

içim gitti beee

11 Eylül Perşembe günü Bursa'dan yola çıkabilirdim
Kuzenlerim beni garda karşıladıktan sonra hepberaber hünkara iskender yemeğe gidebilirdik
Ziyafetten sonra ben kahve diye tutturabilir gloria'nın verdiği beleş kahve kartlarının tadına varabilirdim
Sonra genç sivillerin ofisine uğrayıp hepberaber güle oynaya elimizde fenerlerle gece 3 teki eyleme katılabilirdik
Eylemden yorgun argın döndükten sonra mc donalds'ın kahvaltıya da bekleriz sözüne kastii tav olup gecenin 4ünde kahvaltımızı yapabilirdik
Pillerimiz bitmiş bir halde evimize gidip kendimizi yatağımızın şefkatli kolarına bırakabilirdik
14:00 e kadar uyuyup koşa koşa vicdan mahkemesine katılabilirdik
tünelden taksime yürüyüşüne katılabilirdik
arkasından pek güzel gezebilirdik

bunların hepsi olabilirdi.Eğer ki beytullah bey sitesine duyuruları erken asmış olsaydı.Şu erivan meselesiyle çok fazla oyalanmasaydı.
yapcak bişey yok maalesef bunları yaşamak yerine yazmakla yetiniyorum.


not:hiiç şirin msjlarınla suçunu hafifletmeye çalışma küçük bey.seni atomlarına ayırmamam için hala geçerli bir nedenin bulunmamakta!





11.9.08

yani

Aramızda ki uzaklıktan tam 222 km eksilttin.Ben olduğum yerde kalmama rağmen gelen sendin.
inkar etme
km'ler yalan söylemez =)

herşey eskisi gibi ... mi?

dün öyle garip şeyler oldu ki.yaşamsal fonksiyonlarımın düzgün çalışıp çalışmadığından bile emin değildim.
esti geçti birileri işte
hava akımında kalıp hertarafı tutulmuş felçli bir ben kaldım sonunda.

10.9.08

sağol varol

dün bana yardımcı olmalarını istedğim aybük ve erene çok teşekkür ediyorum.Bana uğur getirdiler^^
Ne zaman bu bloğun şablonu,ismi biraz da içeriği daha iç açıcı oldu onunla aynı paralellikte hayatım da değişti sanki:)
hoş bir tesadüf.leziz bir başlangıç.

ağlamak istiyorum sayın seyirciler

İki yılın sonunda tekrar bana iltifatlar ettin.Bu sefer alışkın olduğum cümlelere sadece kibar bir teşekkürle karşılık verdim canım^^


Sanırım bu büyük deney var ya.

Cern sıvılaşmamıza neden olucak.

Kaybolup gidicez.

Bu yüzden son defa hayat elimden tuttu ve beni çok mutlu etti :)


evet evet başka bir açıklaması olamaz.


ne diyorlardı hani?



ŞAKA GİBİ.
başına ve boynuna yeşil halka takan hatunlar gibi delirdim aslında =)

8.9.08

gelir misin? bence gelmelisin (A)


12 Eylül 1980'de TSK 3. müdahalesini yapar ve,
*TBMM kapatılır
*Anayasa denen bir kavram artık yoktur
*1 milyon 683 bin kişi fişlenir
*7 bin kişinin idam cezası istenir
*517 kişiye idam cezası verilir
*idam cezası verilenlerden 50 si asılır
*388 bin kişiye pasaport verilmez
*30 bin kişi işinden olur
*937 film yasaklanır
*400 gazeteci için toplam 4bin yıl hapis cezası istenir
*gazetecilere 3bin 315 yıl 6 ay hapis cezası verilir
*39 ton gazete ve dergi yok edilir
*cezaevlerinde 299 kişi ölür
*144 kişi kuşkulu bir şekilde,
*14 kişi açlık grevindeyken,
*95 kişi çatışmadayken ölmüştür
*73 kşiye doğal ölüm raporu verilmiştir
*43 kişinin intihar ettiği bildirilmiştir
*16 kişi kaçarken vurulmuştur.
*en kötüsü de dünyayı yorumlamaya çalışan koca bir nesil köreltilmiş,
yerine televizyonlara bakmaktan uyuşmuş beyinlerle,günü yaşama derdinde,
daha rüşvetçi
daha kolaycı
daha vurguncu
daha kültürsüz
daha vurdumduymaz
daha saygısız
daha korkak bir nesil oluşturulmuştur.
İşte bunlar için darbeye dur de!
12 Eylül cuma günü saat 14:00-17:00 arası Bilgi Üniversitesi Dolapdere Kampüsü Mahkeme Salonu'nda Vicdan Mahkemesine katıl
18:30'da Tünel'den Galatasaray'a bizimle beraber yürü.
Ayrıntılı bilgi için:

soğuk bi'şey

bundan tam 1 yıl 16 gün önce,bayramlarda elini öptüğüm,kocaman ailemzi dağılmaktan kurtaran,tatillerde hepimizi toplayan sabahlara kadar hayatım boyunca bir daha asla yakalayamayacağım o sıcak sohbetleri yapmamızı sağlayan,pamuk prensesim,çok değerli annaneciğimi kaybetmiştim...
1 yıl 16 gün oldu görmeyeli..Bir ihtimal nice zamanlar onu görmemeye gebe gibi.

özledim çok.

Karşısına alıp nasihat vermesini,omuzlarını ovdurmasını,türküler söylemesini,gece kuzenlerimle yatmadığımızda dedeniz uyancak yatın hadi diye uyarmasını,her mimiğini,gözlerinin rengini,gülümsemesini çok özledim..
İlk defa bu kadar yakınımı kaybetmiştim.Ölümün soğukluğunu ilk defa iliklerimde hissetmiştim.Anneme verecek tesellim yoktu.
ilk defa düzenli olarak mezar ziyaretlerinde bulundum.
Ne kadar tarifsizmiş bu acı,ne kadar kelime emen bir durummuş meğer ilk defa anladım.
Her bayramı iple çekerken,tüm akrabalarımızla birarada olmanın hazzını yaşarken artık onsuz geçen o ilk iki bayramda dağıldığımızı görmek,kendi halimizde sessiz sedasız geçirmek ne kadar yıkıcıymış.
Şimdi sensiz geçirilicek 3. bayrama yaklaşıyoruz.Eskiden ramazan daha girmeden bayram planları yapılan bu evde kocaman bir belirsizlik hakim.Sen gittin ya yap-bozun en önemli parçası eksik kaldı sanki.
Seni,Sana ait olan herşeyi çaresizce özlemekteyim.

29.8.08

arka fona chopin daya

yeniden kayıplara karışmanın nasıl birşey olduğunu anımsatıyor bana hayat.zar zor toparladığım umutlarımın bugün cenazelerni kaldırmakla meşgul ediyor beni..bunca dert sıkıntı ve yıkıntı arsında gün ışığımı aramaya çalışıyorum.tam bulmuş gibi olurken tekrar kaybediyorum.bedenim daha fazla ağırlığı kaldıramıyor.ben isyan etmiyorum ama.yine de etmiyorum işte.
benden daha kötülerini canladırmaya çalışıyorum zihnimde.işe yaramıyor.benden daha iyi olanlar geliyor.zihnim benimle oyun oynamaya bayılıyor.zihnim bile beni sevmiyor.önce karalanmış sonra yırtılmış daha sonra küllerim havada uçuşsun zerrem bile kalmasın diye yakılmış kağıt parçası gibiyim.bu saatten sonra herşey için çok geç olduğunu,asla eskisi gibi tıpkı o bembeyaz kağıt parçası gibi işe yarayamayacağımın farkındayım.
karalan sen,yırtan dostlarım,yakan ailem,zerremi bile bırakmayan hayatken herşey daha da ağır geliyor işte.çünkü beni benden eden en sevdiklerim-miş.
ben dokunaklı öyküleri sevmezdim.yaşattırmak zorunda değildiniz beni.
hayatımdan toparlanıp gitmenin tam vaktidir.

28.8.08

değişim

dün sen sevin diye tekrar sosyalleşme adımlarımı attım.Gittim teşkilata seminere girdim.Seminerde piknikte gördüğüm ve seni bir an olsun aklımdan uzak tutmama neden olan komik çocuğu gördüm.Yine pek havalıydı.Aramıza bir genç adam girdi o yüzden muhabbet edemedik.piknikte o kadar kendi elleriyle hazırladı verdi köfteleri,o kadar geldi yanıma top oynadı,şebeklik yaptı ama bir muhabbet edemedik özel olarak:)
seminer güzel geçti.Lozan'la ilgili bir takımbilgiler verdi.Adam osmanlı döneminde kurulan ilk meclisten girdi şimdiki mecisten çıktı.Bıraksan sabaha kadar anlatırdı.Asker emeklisiymiş.Ama tam bir demokrasi aşığı.Öyle işte.
Bugün iletişim uzmanı olarak ilk görevime başlicam.Akşam 5 gibi satış temsilcisi ve ortağımla toplantımız var.Öle artık iş,ing. kursu,ehliyetti,dgsydi derken geçer koca bi sene.
Sana mail atmaya yeltendim sonra vazgeçtim.
öle işte...

20.8.08

sevmek zor

kalbi kesinceşarıya taşan insan sürüsü...
bu olgu can yakar ve göz yaşartır o zaman ne diyoruz:
lanet olsun içimizdeki, bizden hatta çevremizdekilerden daha büyük olan insan sevgisine...

çark dönmeye devam ederken..

yazıyor,siliyorum...
tekrar yazıyor,tekrar siliyorum
bu böyle devam ediyor....

replik

3

2

1

motor

"o gözyaşları boşuna akmadı.."

kestik!

yaa öyle işte

canım arkadaşım gizemin doğum günü nedeniyle 5 dk'da yazıverdiğim içimden gelen satırlardı 22. blog..paylaşmak istedim.ne de olsa artık yanımda ki tek destekçim sensin blog.
sanal şeylere bile bağlanabiiyorum aman ne hoş
salla..
herşeye rağmen gülebiliyorum ve dimdik ayaktayım.

akss S'ler çoğlasın daha da çoğalsııın

Giss'M...
Ne zamandır yazmak istiyodum böyle bişeyi..Doğum gününe nasipmiş(8 dk geçti artık 19 ağustos idare et;) )Günlüğümü karıştırdıımda 18 ağustosu yuvarlak içine alıp 'bugün benim doğum günüüüüm iiki doğduum=)' yazan tatlı kız=)...İyi ki doğmuşssun ve iyi ki tanımışım seni..İyi ki yaa bu kııız nie bu kadaar farklı dedirtmişssin bana iyi ki başka renkleri de göstermişssiinn..Şu sıralar arkama dönüp baktığımda onca yenilgi,gösyaşı dert,şerefsizlerle,öfkelerle dolup taşmış anılarıma nasıl sabretmişim diyorum..Meğerse sizler gibi meleklerim varmış yanımda..Her anımda her ağlayışımda yanımda biten ,omzumda sakladığım el izleriniz varmış bana destek...Ara da güldüm yaa diebildiysem o aralar çoğunlukla sizinleyken olmuş meğer..mesela abBla da birimiz mutfakta birimiz koridorda birmiz balkondayken dışardan geçen bounce sesiyle salona koşmmız hızlı hızlı dans ettiğimzde,kola-kahve içip gülmekten karnımıza krampları soktuğumz da ve zeynebin hayata bakış açısını değiştirdiğimizde,nargilenin közünü yaktıımızda,milleti kafaya aldıımızda,serkanı rol icabı zeynebin sevgiisi yaptıımızda,suata peltek s ile suat dediimizde,benim radarları açtıımda,yeri geldiinde kendimizle bile dalga geçtiimizde,ve daha burda anlatamayacağım;) bir çok anımızla ne kadar güldüümüzü anımsamak,bu anıları sizlerle yaşamak her gizem denildiinde hemen o günleri hatırlayıp gülebilmem kadar güzel bişey yok ki.. bazen çok sıkıntılı olduum anlarda kendi kendime yaa senin dostların var kızım silkelen dediimde aklıma senin ismin de gelio ya..
işte bu şey gibi:
*zeynebin pembe hırkası => 10 ytL
*kola-kahve => 5 ytL
*nargile => 10 ytL*
Tarkan'ın albümü => 10 ytL*
çatlayana kadar gülüp eğlendiimiz,türlü türlü planlar yapıp kendiimiz bozduumuz,replikler türettiiğimiz o anların değeri, PAHA BİÇİLEMEZ geri kalan herşey için visa ;)
böyylede bişii işte gerisi sen tamamla be hatun 'fill in the blanks;);)'
özetle: şimdilerde çok uzaklarda da olsak,normal dostlar gibi(hiç normal olamadık kieee:):) )hoş beş edemesekte,birbirimize bazen çok kırılsak veya kızsaktabiliyoruz ki Merve'de ki Gizem,Gizem'de ki Merve hiç tükenmez..Yurtta o pencerenin kenarında o çok sancılı zamanlarda başlayan bu dostluk üzerine çok bok atılmaya kalkışsalar da ipleri kopartmak için türlü türlü şerefsizlikleri yapsalar da hatta az kalsın başarılı oluyor bile olsalar da yapamadılar işte..bende ki gizem hep aynı..Hep o gülen beni sevdiine inandıım ve çok sevdiim gizem hep kalbimde..hep kalbimdesin,hep kalbindeyim bırakalım bunu bizden başka kimseler bilmesin..çok fazla şeyler paylaşamıyoruz artık vıcıkk muhabbetlere de girmioruz ama seviyoruz be kendimizi=)önemli olan çook zamanlar geçse bile tekrar biraraya geldiimizde aynı muahbbetle birbirmize gülümseyebilmemiz..gerisi zaten hikaye;)
şimdii gelelim standartlaraaaa:):)doum günün kutlu olsuun aşkaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaam...nice mutlu yıllara hep birlikte inşAllah..senin bana yazdıın bi mektupta'sen varsan inan herşey daha farklı hayatımda'diye bi satır vardı aynen noktalama işaretine bile dokunmadan katılıyorum aşkaaam..
herşey BİZLE çook daha farklı be aşkaaaaaaaaam biiiiz böyleyiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiiz;)iyi ki doğdun giss'm.. seni çook seven
______________MeRve*
ek:aks,akss ;);)

12.8.08

jilet gibiyim bugüüüüüün

Sabah 5:30 gibi yatabildim..Canım arkadaşım erdemcim saolsun uyutmadı yine beni fotoğraflarını yolladı durdu:)
Sabah 11:30 gibi annem benimle kuzenim süü'yü kaldırıp hadi kalkın kahvaltıya gidiyoruz diye ayaklandırdı.Güzel bir kahvaltı çektikten sonra benle süü çarşıya gittik.Yarı uykulu kafası karışık napıcağını bilmez halde bile olsam yine de güzel bi gündü..
çok defa denedim bunu yani takmamayı yılmamayı inatla bildiğim yoldan devam edebilmeyi..Yine deniyorum ama bu sefer sessiz sedasız hallediyorum bir tek kendi kendime üzülüyorum dışardakilere yansıtmıyorum..
Hayat gerçekten yordu beni aslında=)Pilim bitmemiş ki yaşamaya aynen devam edebiliyorum:)neyse bugnlerde teomanın bugün şarkısı iyi geliyor bana..dinlemenizi şiddetle tavsiye ederim^^http://www.imeem.com/rambursman/music/Vgk-Va5v/kres_soz_muzik_teoman_bugun/

9.8.08

anla ya da anlama yeter ki karışma

Hayat benim hayatım istediğimi yaparım!?
-Bana karışan bilmeden eleştiren anlamayan o kadar çok insan var ki...
Hangisiyle başetsem bilemiyorum..

7.8.08

yedim bitirdim kendimi

Yaklaşık bir haftadır doğru dürüst uyuyamadım..Sabahlara kadar ya film izliyorum ya da pc de çok sevdiğim bir arkadaşımla muhabbet ediyorum.O da benim gibi aynı dertten yakınıyor.Ama konuşmamız sona ermeye yakın yarın gece aynı saatte demeyi ihmal etmiyoruz.Hatta o eh başka bir sabah ezanında buluşmak üzere diyor.Yatıyorum sabah 8-9 gibi ayaktayım.Yemek yemiyorum dışarı çıkmıyorum.
Neyse..
Asıl meselem şu:
içimde ki sıkıntıları kaygıları atamıyorum ve bünyeden yiyorum.

6.8.08

sabreden derviş bekleye bekleye ?

Sanırım en zor şey beklemek..

3.8.08

içim sızlar AH!


-21 Aralıkta tarihe“Sarıkamış Faciasi”olarak geçen harekât başlatılır.12o bine yakın askerimiz,kış kıyamete paltosuz,postalsız,gömlekle çarıkla tipinin ortasına sürülürler.
-22 aralikta Enver Paşa’nın emriyle 120-125 bin civarında Osmanlı askeri dondurucu soğuya rağmen yollara sürülmüştü.Bölge çoğu senenin dört ayı boyunca karlarla örtülüydü.Kar yükseklikleri kimi yerlerde bir metreyi geçiyordu.Sıfırın altında kırk dereceye düşen soğuk,düşmandan daha düşmandır.Yapılan harekât plânına göre 9.Kolordu Sarıkamış Dagları’nı,10.Kolordu ise Allahuekber Dagları’nı asarak Rusları Sarıkamış’ta kuşatıp imha edecekti
-Gündüz başlayan yürüyüşte çarıkları yumuşayan askerlerin çarıkları gece donmaya,bir mengene gibi ayaklarını sıkmaya başlar.Adım atmak neredeyse imkansızdır.Askerler oldugu yerde zıplar,atlar,kendini karların içine vurur ve ayaktan başlayan donma yavaş yavaş tüm vücuda yayılır.Düseni kaldırmamak için emir vardır.Zaten kimsede de kimseyi kaldıracak güç kalmamıştır.Neferler ordunun işaret taşları gibi yollara dizilirler.Kimi çömelmiş,kimi oturmuş,kimi yuvarlanmış,kimi bir agacın gövdesine dayanmış kardan heykellere dönüşürler.
*90.000 şehit.Tek kurşun atmadan...
-15 saatlik yürüyüşün sonunda,16.300 kişilik 30.tümenden geriye 1.400 asker kalır.Ve bitişimizin itirafını olayın sorumlularından Hafız Hakkı Paşa,başkumandan vekiline şu sözlerle özetler:
“Bitti paşam,ordumuzun kısm-i küllisi mahvoldu.”
-Enver Paşa hiçbir şey olmamış gibi İstanbul'a döner.Arkasında 90bin kefensiz karçiçeği bırakarak...Basını ele geçirmiş bu darbeci güruh sıkı bir sansür uygulayarak halkın Sarıkamış cephesinde olup biteni ögrenmesine engel olurlar.Faciayla ilgili bilgiler Ruslar vasıtasıyla Avrupa ve Dünya’ya yayılır ama hersey için artık çok geçtir.Bir sohbet sırasında Harbiye Nezareti Ordu Daire Baskani Behiç Bey’e bu facia için Enver Paşa şöyle der:“Bunlar nasıl olsa birgün ölecek degiller miydi!”1917 yılında Enver paşa ile karşılaşan Mustafa Kemal Paşa'nın Sarıkamış'ı hatırlayıp koskoca bab-ali kapısında bütün komutanlarının önünde enver paşa'ya
"Allah ve millet sizi lanetlemiştir paşa!"
diyerek haykırmıştır
90.000 askeri çölün ateşinden alıp beyaz buzda ölüme terk eden daha sonra ne gariptir ki afgan çöllerinde susuzluktan ölen enver paşanın komutasında ki mehmetciğimizin hazin hikayesidir sarıkamış..




cevap verme vazgeçtim

Herşeyin sorumlusu incelikler..
Ya ince olucam diye dilinizin ucuna kadar gelen kelimeleri yutmak zorunda kaldınız,ya da kendinizi ifade etme yetisine sahip olamadığınız düşüncesine kapılıp hiç ince olamadınız..
Ayarlar hep bozuktu!
değer mi bilmem ama yine de incelik ayarını yaparak soruyorum sizlere:
-hayat kasıklarınızdan mı ibaret?
yerine
-hayat arzularınızdan mı ibaret?

2.8.08

hep orda otursakya


Bandırmaya yolunuz düşerse ve su cafe ye uğrarsanız böyle şahane bir manzarayla güneşi uğurlarsınız


1.8.08

sakin olmak gerek

ne zamandır söylemek istiyordum...
Rahatsızsınız.
neyden mi?
dinden,inançtan,inançlı kişilerin çoğunlukta olduğu bu memlekette yaşamaktan..Parti kapatılmadı şimdi daha bir rahatsızsınız..
İnançlı insanların avukat,doktor,mühendis olmasından,artık azınlıklar gibi davranmamalarından,bireylerini topluma kazandırma çabalarından..
hem rahatsızsınız,hem korkuyorsunuz..
Bu rahatsızlığın belirtilmesinde hiç bir sakınca yok bence..Dileğen dilediğini açıkça söylemelide..
Ama:
Neden onlar için " kendine demokrat onlar" derken kendinize dönüp bakmıyorsunuz..
nedir bu kendi fikirlerini başkalarına empoze etme çabaları?
Kimse tek kalıp düşüncelere sahip olamaz ki..
Bilmem haberiniz var mı Ankara da beyaz yürüyüş eylemi yaptık.Solcusu sağcısı lezbiyeni gayi hep beraber omuz omuza yürüdk,demokrasi istedik arkasından sahneye çıkan sanatçıların şarkılarıyla halaylar çektik ve dağıldık..
Bu yürüyüş haber yapıldı ve bir kaç okur yorum yazmış..
Hakaretlerin ardı arkası yok okuyunca donup kaldım nasıl bir nefrettir bu dedim..Sonunda okuyucu bir cümleyle noktalamış o da şu:
ipiniz çekilecek...

ne demek ki şimdi bu?
kimin ipi neden çekiliyor?
Ankara da yürüldü diyemi?


Aman abilerim,aman ablalarım yapmayın etmeyin yakmayın bu gezegeni..Gözünüzü bu kadar döndürmeyin...

Aranızda Pippa yı hatırlayan var mı?
İtalyan sanatçı..Hani Türkiye de hem tecavüze uğradı,hem öldürüldü.Gazeteler büyük ayıp yazdılar..
Gazeteler sapkınlığın kökenine inmek yerine sadece ayıp deyip geçtiler..
Hergün duyuyoruz tecavüz haberlerini..Boy boy sayfa sayfa en ince ayrıntılarına kadar iniliyor olayın sonra noluyor?
-kuru bir ayıp ve olay bitiyor..
Mesele şu : bu ülke siyasi çalkantılardan,sindirememekten,sürekli içi helyumla doldurulmuş bomboş gaz haberlerden,kartelleşen medyalardan dolayı kendi asıl problemlerini çözemiyor..Çözmek bir yana sorun nerde onu bile bulamıyor..
Nedir bu koltuk sevdası..Niyedir bu yönetme manyaklığı?


okudum. beğendim. paylaştım.

Ama sonunda kendin­den de sıkılır insan elbet. Gün gelir,terk edebilir en sevdiklerini bile. Bir tek yalnızlığımız,ömür boyu yalnız bırakmaz bizi. O yüzden bence aşk tek kişiliktir...

19.7.08

ya geçit vermessem?

Hiç kabullenmek istemesem de,
geçmiş,geçer-miş..

içgüveysindenhalliceyimabi

Bu aralar kendimi iyice dağıttım.Hiçbirşeyi düşünmeyen günlerini aynı manatonlukla geçiren herhangi biri olmayı kabullenmiş bünyemle yaşamaya çalışıyorum hayat denilen enteresan kavramı..

üstüm başım toz içinde acaba neden

Farklılıklar..
Öldürmezler ama süründürürler..

hiçkimseleritanısaydınhiçkimselerolmazdı

Çok derdin olduğunda ya da hayata artık farklı bir boyutta bakmaya başladığında içinde biriktirdiklerini paylaşabileceğin kimseleri ararsın.
Çoğu zaman o kimseler şen şakrak muhabbetlerde başrolleri oynarlarken sıkıntılı anlarında hiçkimse olmayı tercih ederler..
Sizlere oluyor mu bilmem ama bana bu durum bir ara çok sık olmaya başlamıştı..
Hayatımı sadece kendi hayatıma dahil etmeye başladıktan sonra,maskelerin ardındakileri görmeye başlamıştım.
Aslında hiçbirşeyin benim gördüğümü sandığım şeyler olmadığını farketmek,gece gözlerimi tavana diktiğimde,uykuya dalıp rüyalar görmek yerine uyanık kabuslar görmeme neden olmuştu.
Ağlama nöbetleri başlardı neye ağladığımı bile bilmeden..
Bu şehir beni çoğu kişiden kopardı,Bu şehirde kalbim kırılmaya yaralar almama ,o yaraların kanamasına sebeb oldu.
Ama kendime yaklaştırdı sanki..
Aslındalar katmaya başladım.Kanımı durdurmak için haberim olmadan gönderilen pamukları tek başımaya aramaya başladım.
Zor zamanlardan geçtim.Zor zamanların armağanı süzgeç..
Süzgeçin altında eriyip süzülenler beni üzerlerken üstünde inatla duranlar iyi ki lerle başlayan cümleleri kurdurdu bana.
Yine karışık oldu bu yazı:)
kafamın karışıklığının milyarda biri belki..
Güzel günlerin gelmesini bekliyorum.
Bahar da çoktaan geçti aslında..
Buna rağmen bekliyorum işte..
değer umarım..

16.7.08

.

Tatil moduna adam akıllı girmiş bulunmaktayım=)Sabah 5 oldumu yat,13:00 de kalk .)
Aylaklıktan canım sıkıldı evet.

14.7.08

kendini kandırma

içinde biriktirdiğin dertlerini nasıl açığa vurucağını şaşırdın sanırım küçük kız.Gayretle kapıldığın hayellerinin toz pembesine alışınca ağır geldi gerçeğin ağır renkleri..

13.7.08

of :)

Bu tür günlerin en sıkıcı yanı:
sınavdan çıktığında n'aptığını kendin bile kestiremezken çevrendekilerin sana nasılsı? nasıl geçti? şeklinde yönelttiği sorular.
Bu durumdan nefret etsem bile yakın arkadaşlarıma sınavdan çıktığı zaman nasıl geçti diye sormadan da edemiyorum^.^
Cevaplarsa çoğu zaman aynı=)
*ya bilmiyorumdur
*bir ihtimal "bilmem fena değildi"
*çoğunlukla "zordu yaa!"
ben soruları yönelten kişilere bu üç cevabı da vermiş bulunmaktayım=)

not: beni asıl güldüren,sınav bittiğinde sınıftan çıkarken ayaklarımın hakimiyetini kaybedip az daha çocuğun üzerine yuvarlanıcak olmamdı.
Ayaklarımı nasıl kontrol edemiyorum yaa hayret bişii**

=)

8.7.08

kimse olamadım

Ben hep iyi olmayı istedim az hata yapabilmeyi, kendimi ve çevremdekileri mutlu edebilmeyi hayal ettim.Öyle zamanlar geldiki sadece asalak olarak yaşayabildiğimi etrafımda değer verdiğim insanların bile beni böyle görebilme ihtimalini görmeye başladım.Ayağa kalkmaya çalıştım belkide ayaktaydım.Yürüdüğümü bilmeden koşmam gerektiğini hatırladım.Büyük laflar ettim büyük söylemler dinledim.Kendime güvendim herşey güzel olucak,olmalı dedim.3 kere aynı hedefe koşmaya başlarken aynı engele takıldım.Fena düştüm kan revan süründüm.Kan kaybından bilincimi yitirdim gerçekle hayali birbirine karıştırmaya başladım.Çok kere ölmek istedim sonra saçmalık yaşamalıyım dedim.Yaşamaya karar veren bendim dedim sonra anladım ki kararları veren ben değildim.Kararları verenin gözüne girmeye çalıştım.Beni yarattıysa ve ben bir mucizeysem yürümem konuşmam sevmem bunların hepsi yaşadığım hayat aldığım nefes akla gelen gelmeyen herşey her zerre mucizeyse mucize devam etmeli dedim.Devam ettir nolur diye yalvardım.Umudumu isteyerek devam ettirmeye çalıştım.Ses gelmedi işaret göremedim görsem ne değişirdi ne gibi şeyleri kabullenebilirdim?belki de üstümde fazlaca yük olurdu diye sessizliğe karşı tesellilerimi biriktirdim.
Yaptığım tek eylem belki ağlamak belki kendime acımaktı.İfadelerimle çeliştim işe yaramayan bir pislik olmadığımı kime kanıtlamam gerekir ki dedim hemen şimşek hızıyla cevabımı yine kendime verdim "Kendime"

Bazen bu hayat bu koşuşturmaca iyiler kötüler bilinenler bilinmeyenler bu döngü beni: "ya! neredeyiz? nereye gidiyoruz? neden geldik ? diye soruları sordurdu bana
Düşündüm düşündükçe sıkıldım sıkıldıkça durdum durdukça geriledim.
Peki asıl ilerleme düşünmekten geçerken neden düşünmem gerilememe neden olmuştu?
Anlam veremediğim bunca şey varken neden hala...?

Yazılarım ne kadar karışıksa aklımda ona kıyasen milyon kat daha karışık.İki yıldır beklediğim bir hayalin gerçekleşmesi için günler kalmışken acaba hayalim neydi gibi sorular sormaya başladım.Hayalimi diye nitelendirdğim şeyi kazandırıcak ya da kaybettiricek olan o üç saate yaklaştıkça kendimden tereddüt etmeye çalışıyorum.

Kendimle çetin bir savaş halindeyim.Bir yanım az kaldı yapıcaksın olucak bu sefer herşey değişicek derken,diğer yanım çok istediğini sandığın şeyleri aslında istemediğini farkettin bu iş olmicak diyor.
Geriye kfası karışmış bir ben kalıyorum.Teselli arıyorum yalvarışlarımda ağlıyorum sesim duyusun diye.
Mucize devam etmeli diyorum.Etmicekse ben çok yoruldum o zaman tamamiyle bitmeli diyorum.Sonrasın da bitmeli mi diye düşünüyorum biterse herşey biter diye sorulara başlıyorum.Deliliğin o ince çizgisini aştığımı farkederek düşüncelerimi durdurmaya çalışıyorum.
Devam eden ve beni ilerleten mi gerileten mi olduğuna bir türlü ıarar veremediğm döngü...
Çark dönmeye devam ederken bazı soruların cevaplarını zamanın vericeğini biliyorum ve bekliyorum.Ama zaman bana hep eksik geliyor..

Belkide ihtiyacım olan şey çayımı içerken yanına kattığım kekremsi tütn tadıdır.Dumanın dağılışında benim dağılışımı görüp ağlamamdır.

5.7.08

mazeretim var

Bu sıcak günlerde etrafımda yaşamlarını süregelen şekilde devam ettiren canlıların bendn daha asabi olmalarına ANLAM veremiyorum çünkü onların 1 haftası sonra giricekleri kişisellik açısından ölüm kalım meselesi haline gelen sınavları yok.
Bencilsem bencilsin de.

2.7.08

hadi bakalım (:

Bazen yeni başlangıçlar yapmanın bizlere iyi geliceğini düşünürüz..Bu blog sayfam hayatıma giren tek taze soluk bu aralar.

Küçük şeylere ağır anlamlar yükleyenlerdenim ben bu yüzden bu taze soluğun bana uğur getirmesini tüm kalbimle kimilerine göre tüm aptallığımla istiyorum.

Şimdilerde susmamı isteyenler çevremde bu kadar çok yoğunlaşmışken onlara susup sadece bu sayfalar konuşmak istiyorum..

Hatalarım olursa şimdiden affola..

e o zaman hoşgeldim(:hadi bakalım olabildiğince uç şimdi... burda kimse kimseye karışmaz.