14.9.08

çok anlamsız

14.09.08'de saat sabah 5 civarlarında sözleştiğimiz yerde buluştuk.Otobüslerin gelmesini beklerken, gözlerim tabii ki benim o saatte orda olmamı sağlayan yüce insanı aradı.Lakin yoktu.Eh aptallık bendeydi nihayetinde gelicek misin diye bile sormamış, üstüne tavır takınmıştım.Ama gelseydi eğer kendimi affettirebilirdim.
Otobüslere bindik.Ben ve biri bayan diğeri bay iki tatlı arkadaşımla arkayı doldurduk.Güle oynaya,sersemlemiş olarak Bilecik sınırlarına girdik.Otobüsten indiğimde saat sanrım 9.00 civarıydı.
Söğüt şenliklerine ilk defa katılıyordum.(büyük ihtimalle son olucak zaten)
Çadırlar vardı.Ramazan dolayısıyla yemek çadırları az kurulmuş pek rağbet yokmuş.Yine de tek tük gözleme satan yerler vardı.Bizde beklemeden girdik birine.Ayakkabıları çadıra girmeden çıkarıyorduk,yer sofrası vardı 7-8 kişiydik çay ve gözleme söyledik.Sigara içen arkadaşlar saolsunlar çadırı duman altı yaptılar.
4 defa aramadan geçtik.Cumhurbaşkanı geliyormuş sanırı ondandı bu boğucu güvenlik önlemleri.Devlet Bahçeli,Deniz Baykal ve son olarakta Cumhurbaşkanı konuştu.Diğer konuşanları hatta az evvel saydığım kişilerin neler konuştuğunu hiç mi hiç hatırlamıyorum.Zaten orda ne arıyorum ki ben ,neden burdayız ki, ne anlamı var şimdi başka türlüde eğlenebilirdik gibi ıvır zıvır sorularla beynim yeteri kadar doluydu.
Ve gitme vaktiydi..
Ne eğlenceli ne de sıkıcı diye tabir edemediğim pek garip geçen günün ardından otobüslerimize yerleşmiştik.
Beni saolsun çok önemseyen arkadaşım Fatih yanıma oturmuş,uykuya dalmış beni de pek güzel sıkıştırmıştı.Biraz daha kendinden geçseydi muhtemelen yolculuğumun geri kalanını otobüsün dışında yapmak zorunda kalıcaktım.
Tüm bunlar yetmiyormuş gibi pek yetenekli şöför bey yolları karıştırmıştı ve 1.5 saatlik yolu 3.5 saatte bitirmemize neden olmuştu.Artık boğulmak üzereyken İznik civarında dolandığımzda otobüsü bilal hava alalım kaptan yaa diye durdurmasa ben şimdi çoktaan oksijen eksiliğinden mefta olmuştum.
Evet otobüsün tek eğlenceli yanı bilalin de bizimle beraber yolculuk etmesiydi.Piknikte yakartop oynadığımzda hırsla o topu üstüme atmasını ve beni düşürmesini unutmuş gitmiştim.Artık bilal benim o yolculukta tek kurtarıcımdı.
Neyse ki hiç bitmicek sandığımız o yolculuk bitmişti.Eve doğru koşar adımlarla ilerledim.Ve saatlerce uyudum.
Biten günün ardından bazı şeylerde neden aramamam gerektiğini öğrenmiştim.Yaşanması gereken yazılıyordu,bizler de oynuyorduk.

Hiç yorum yok: